Şehr-i
İstanbul, boğazı, güneşi, insanı, mimarisi gibi hem doğal güzellikleri hem de
tarihi yapı ve özellikleriyle pek çok yönetmenin filmine mekan, konu ve ilham
kaynağı olmuştur. Bugün Tom Tykwer’ın ‘İnternational’ filmini izledikten sonra
bu film gibi yolu İstanbul’dan geçen diğer yabancı filmleri hatırlamak ve
yönetmenlerin İstanbul’u filmlerinde nasıl tasvir ettiklerini, kültürümüze veya
insanımıza bakış açılarının ne doğrultuda olduğunu görelim istedim...
Geçmişten
günümüze yabancı yönetmenlerin İstanbul’a ve kültürümüze karşı oryantalist
bakış açısından kurtulabildiğini söylemek maalesef pek mümkün olmuyor. Bu
durumun önemli örneklerinden biri vakti zamanında büyük tartışmalara yol açan ‘Gece Yarısı
Ekspresi’. Film, Türk hapishanelerine düşen
yabancı bir adamın başından geçenler ekseninde çerçeveleniyor ve Türk adalet
sistemini, hapishaneleri ve polisin işkenceci tutumunu konu alıyor. Filmin çekimlerinin
Türkiye’de yapılmasına nasıl izin verilmiş pek anlamasam da çekimler sırasında Bakırköy
Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ile Sağmalcılar Cezaevi’nin kullanıldığı söyleniyor. Aradan
geçen yıllar sonucunda yönetmen filmde anlatılanları abarttığını itiraf etse de
film Türkiye'nin yurt dışında uzun yıllar kötü hatırlanmasına neden olmuştu. Gösterime girmeden
önce Türkiye tarafından protesto edilen Geceyarısı Ekspresi, 52. Akademi Ödülleri'nde aday olduğu 6 dalın 2'sinde akademi ödülü kazandı... Yine Türklerin pek iyi gösterilmediği daha
ziyade Araplara benzetildiği ‘Doğu Ekspresinde
Cinayet’ filmi 1930'lu yıllarda İstanbul ve Paris arasında sefer yapan
trende işlenen bir cinayet ve tren’in yolcuları arasında dedektif Hercule
Poirot'un da bulunmasıyla gelişen olay örgüsüyle şekillenir. Agatha Christie’nin aynı
adlı romanından uyarlanan film dönemine göre oldukça sürükleyici olamakla birlikte sadece
başında bulunan eski İstanbul görüntüleri için bile izlenebilir...
1964 yapımı ‘Topkapi’ filmi, Yazar Eric Ambler’in ‘The Light of Day’ romanından sinemaya uyarlanmış. Film uluslararası
çapta mücevher hırsızlığı yapan bir çetenin Topkapı Sarayı’nda bulunan çok
değerli bir hançeri çalmayı planlamalarını anlatıyor. Dış mekân çekimlerin tamamının İstanbul'da
gerçekleştirildiği filmde, Boğaziçi,
surlar, Sultanahmet Camii, Topkapı Sarayı, eski İstanbul sokakları görülüyor.
Filmin oyuncularından Peter Ustinov,
filmdeki Arthur Simpson rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Akademi
Ödülü'nü kazanmıştı.
Eski bir
yapım(1957) olan ve yönetmenliğini Joseph Pevney'in yaptığı ‘İstanbul’ filmi ise mücevher kaçakçılığı
suçundan dolayı sınır dışı edilen maceracı James Brennan İstanbul’a geri
dönmesiyle başlar. Brennan, geçmişe kalan
sorulara cevap bulmak ister. Brennan karakterini "Kadınlarımı genç,
viskimi yaşlı isterim" repliği ile bilinen aktör Errol Flynn canlandırıyor... Önemli bir kısmı İstanbul’da çekilen 1961 yapımı ‘Tenten
ve Altın Post’un Sırrı’ filmi ise Kaptan Haddock’a eski bir arkadaşı
tarafından miras bırakılan altın post gemisini almak üzere Tenten ve Kaptan
Haddock’un İstanbul’a gelmesiyle başlar. Filmde Yeşilçam oyuncuları ufak
rollerde de olsa bulunuyorlar. Dario Moreno’yu da Papos rolünde izliyoruz... Ülkemizde
sudan bir sebepten diyebileceğimiz şekilde gösterimi yasaklanmış olan dikkate
değer bir diğer yapım ise ‘Paralı
Askerler’ (You Can't Win 'em All) filmi…
Atatürk’ün ilk kez yabancı bir aktör tarafından canlandırıldığı macera türündeki filmin çekimleri İstanbul ve
İzmir’de yapılmış. Fikret Hakan ve Salih Güney gibi önemli Türk oyuncuları kadrosunda
bulunduran yapıt 1922 yılında Türk Kurtuluş Savaşı sırasında geçiyor. Adam ve Josh adlı iki eski
Amerikalı asker savaş içinde bulunan ülkelere silah satarak köşeyi dönme
hesapları güderek Ege kıyılarına demir atarlar ve macera dolu hikayeleri
böylelikle başlar.
Filmin Türkiye’de
yasaklanması oldukça garip. Başrol oyuncusu Charles Bronson o tarihte bir gazetenin röportaj teklifini geri
çevirmiş, buna kızan gazeteler de filmin aleyhinde bir kampanya başlatınca bu
durum sansür kurulunu "Paralı Askerler"in Türkiye aleyhinde bir film
olduğu kanaatine vardırmış! Bu nedenle film gösterimi 40 yıldır vizyonda ya
da televizyonda yapılmamış. Ancak yakın zamanda bir TV programında TRT
tarafından bir kısmının yayınladığını da not düşmek gerek… Vee
1963 yapımı ‘James Bond: Rusya’dan Sevgilerle’…
Serinin ikinci filminin büyük kısmı İstanbul’da geçiyor. İngiliz Gizli Servisi, James Bond'a Rusların elinde
olan Lektor şifreleme makinasını alma görevini verir ve kahramanımız bu amaçla
İstanbul'a gönderilir. Filmde eski İstanbul’u açıkça görmek mümkün ve
başrolde başarılı aktör Sean Connery’i izliyoruz...
'Doğu Ekspresinde Cinayet' Film Afişi |
'Topkapı' filminden bir görüntü |
'İstanbul' film afişi |
'Paralı Askerler' filminden bir görüntü |
Devamı gelecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder