15 Nis 2012

31. İstanbul Film Festivali Kapanış Töreni Gerçekleşti! Ulusal Yarışma Dalında Ödül Kazanan Filmler


En İyi Müzik
İz-Reç- Mustafa Biber

En İyi Kurgu
Yer altı- Zeki Demirkubuz

En İyi Görüntü Yönetmeni
Yer altı- Zeki Demirkubuz

En İyi Senaryo
Tepenin Ardı- Emir Alper ve Babamın Sesi- Orhan Eskiköy filmlerine paylaştırıldı.

En İyi Kadın Oyuncu
Şimdiki Zaman- Sanem Öğe

En İyi Erkek Oyuncu
Yer altı- Engin Günaydın

En İyi Yönetmen
Yer altı- Zeki Demirkubuz

En İyi Film
Tepenin Ardı- Emin Alper(ilk film)



Ayrıca Onat Kutlar adına verilen Jüri Özel Ödülü, İz-Reç filmi ile Tayfur Aydın'a verildi.



4 Nis 2012

Yolu İstanbul'dan Geçen Yabancı Filmler

Şehr-i İstanbul, boğazı, güneşi, insanı, mimarisi gibi hem doğal güzellikleri hem de tarihi yapı ve özellikleriyle pek çok yönetmenin filmine mekan, konu ve ilham kaynağı olmuştur. Bugün Tom Tykwer’ın ‘İnternational’ filmini izledikten sonra bu film gibi yolu İstanbul’dan geçen diğer yabancı filmleri hatırlamak ve yönetmenlerin İstanbul’u filmlerinde nasıl tasvir ettiklerini, kültürümüze veya insanımıza bakış açılarının ne doğrultuda olduğunu görelim istedim... 
'Doğu Ekspresinde Cinayet' Film Afişi
Geçmişten günümüze yabancı yönetmenlerin İstanbul’a ve kültürümüze karşı oryantalist bakış açısından kurtulabildiğini söylemek maalesef pek mümkün olmuyor. Bu durumun önemli örneklerinden biri vakti zamanında büyük tartışmalara yol açan ‘Gece Yarısı Ekspresi’. Film, Türk hapishanelerine düşen yabancı bir adamın başından geçenler ekseninde çerçeveleniyor ve Türk adalet sistemini, hapishaneleri ve polisin işkenceci tutumunu konu alıyor. Filmin çekimlerinin Türkiye’de yapılmasına nasıl izin verilmiş pek anlamasam da çekimler sırasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ile Sağmalcılar Cezaevi’nin kullanıldığı söyleniyor.  Aradan geçen yıllar sonucunda yönetmen filmde anlatılanları abarttığını itiraf etse de film Türkiye'nin yurt dışında uzun yıllar kötü hatırlanmasına neden olmuştu. Gösterime girmeden önce Türkiye tarafından protesto edilen Geceyarısı Ekspresi, 52. Akademi Ödülleri'nde aday olduğu 6 dalın 2'sinde akademi ödülü kazandı... Yine Türklerin pek iyi gösterilmediği daha ziyade Araplara benzetildiği ‘Doğu Ekspresinde Cinayet’ filmi 1930'lu yıllarda İstanbul ve Paris arasında sefer yapan trende işlenen bir cinayet ve tren’in yolcuları arasında dedektif Hercule Poirot'un da bulunmasıyla gelişen olay örgüsüyle şekillenir. Agatha Christie’nin aynı adlı romanından uyarlanan film dönemine göre oldukça sürükleyici olamakla birlikte sadece başında bulunan eski İstanbul görüntüleri için bile izlenebilir...
'Topkapı' filminden bir görüntü
1964 yapımı ‘Topkapi’ filmi, Yazar Eric Ambler’in ‘The Light of Day’  romanından sinemaya uyarlanmış. Film uluslararası çapta mücevher hırsızlığı yapan bir çetenin Topkapı Sarayı’nda bulunan çok değerli bir hançeri çalmayı planlamalarını anlatıyor. Dış mekân çekimlerin tamamının İstanbul'da gerçekleştirildiği filmde, Boğaziçi, surlar, Sultanahmet Camii, Topkapı Sarayı, eski İstanbul sokakları görülüyor. Filmin oyuncularından Peter Ustinov, filmdeki Arthur Simpson rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Akademi Ödülü'nü kazanmıştı. 
'İstanbul' film afişi
Eski bir yapım(1957) olan ve yönetmenliğini Joseph Pevney'in yaptığı ‘İstanbul’ filmi ise mücevher kaçakçılığı suçundan dolayı sınır dışı edilen maceracı James Brennan İstanbul’a geri dönmesiyle başlar.  Brennan, geçmişe kalan sorulara cevap bulmak ister. Brennan karakterini "Kadınlarımı genç, viskimi yaşlı isterim" repliği ile bilinen aktör Errol Flynn canlandırıyor... Önemli bir kısmı İstanbul’da çekilen 1961 yapımı  ‘Tenten ve Altın Post’un Sırrı’ filmi ise Kaptan Haddock’a eski bir arkadaşı tarafından miras bırakılan altın post gemisini almak üzere Tenten ve Kaptan Haddock’un İstanbul’a gelmesiyle başlar. Filmde Yeşilçam oyuncuları ufak rollerde de olsa bulunuyorlar. Dario Moreno’yu da Papos rolünde izliyoruz... Ülkemizde sudan bir sebepten diyebileceğimiz şekilde gösterimi yasaklanmış olan dikkate değer bir diğer yapım ise ‘Paralı Askerler’ (You Can't Win 'em All) filmi… Atatürk’ün ilk kez yabancı bir aktör tarafından canlandırıldığı macera türündeki filmin çekimleri İstanbul ve İzmir’de yapılmış. Fikret Hakan ve Salih Güney gibi önemli Türk oyuncuları kadrosunda bulunduran yapıt 1922 yılında Türk Kurtuluş Savaşı sırasında geçiyor. Adam ve Josh adlı iki eski Amerikalı asker savaş içinde bulunan ülkelere silah satarak köşeyi dönme hesapları güderek Ege kıyılarına demir atarlar ve macera dolu hikayeleri böylelikle başlar. 
'Paralı Askerler' filminden bir görüntü
Filmin Türkiye’de yasaklanması oldukça garip. Başrol oyuncusu Charles Bronson o tarihte bir gazetenin röportaj teklifini geri çevirmiş, buna kızan gazeteler de filmin aleyhinde bir kampanya başlatınca bu durum sansür kurulunu "Paralı Askerler"in Türkiye aleyhinde bir film olduğu kanaatine vardırmış! Bu nedenle film gösterimi 40 yıldır vizyonda ya da televizyonda yapılmamış. Ancak yakın zamanda bir TV programında TRT tarafından bir kısmının yayınladığını da not düşmek gerek… Vee 1963 yapımı ‘James Bond: Rusya’dan Sevgilerle’… Serinin ikinci filminin büyük kısmı İstanbul’da geçiyor. İngiliz Gizli Servisi, James Bond'a Rusların elinde olan Lektor şifreleme makinasını alma görevini verir ve kahramanımız bu amaçla İstanbul'a gönderilir. Filmde eski İstanbul’u açıkça görmek mümkün ve başrolde başarılı aktör Sean Connery’i izliyoruz...

Devamı gelecek...