12 Ara 2012

Roma'ya Sevgilerle

Woody Allen'dan Bir Roma Güzellemesi / To With Rome Love

Woody Allen'ın İngiltere'de çektiği 'Match Point' filmiyle başlayan Avrupa Şehirlerinde film çekme serüveninin son durağı olan 'To With Rome Love' filmi, izleyicisini Roma harikalarının çevresinde dolaştırırken aynı zamanda birbirinden bağımsız 4 farklı hikayeye tanıklık etmesini sağlıyor.

Film, meşhur Roma trafiğinde şehirden görüntüler eşliğinde açılıyor, fonda 'Volare' çalarken, Piazza Venezia kavşağında trafiği yöneten polis tarafından karşılanıyoruz, tıpkı şehir gibi çok renkli bir kişiliğe sahip olduğunu anladığımız hikaye anlatıcımız "Bu şehirde her şey birer hikayedir" deyip izleyiciyi Roma sokaklarında karşılaşacağı olası hikayelerin kucağına bırakıyor.


Filmin epizotik bir anlatım tarzı olduğunu söylemek gerek, bu epizotlar çizgisel bir zaman kavramına bağlı değil ve epizotlar arasında bolca geçiş mevcut, zaten filmin var olan dinamizmini sağlayan unsurda bu... İlk olarak şehri gezen Amerika'lı Hayley ile karşılaşıyoruz, Hayley romantizmin şehrinde adres sorduğu Genç Romalı Michelangelo ile yakınlaşıyor ve kısa sürede evlilik kararı alan çift ailelerini tanıştırmaya karar veriyor. Damat adayı ve ailesi ile tanışmak için Amerika'dan Roma'ya gelen Hayley'in  babası rolünde Woody Allen'ı yine nevrotik bir karakter içinde görüyoruz ve bu noktadan sonra  hikaye Hayley ve Michelangelo'nun hikayesi olmaktan çıkıp, Hayley'in emekli bir opera yapımcısı olan babası ve Michelangelo'nun cenaze levazımatçısı babasının hikayesi oluveriyor. Roma sokaklarında karşılaştığımız ikinci hikaye ise yeni evli bir çift olan Antonio ve Milly'nin taşradan Roma'ya yeni ve daha iyi bir iş fırsatını yakalamak üzere gelmeleriyle başlıyor. Antonio'ya yeni iş fırsatını sunan ailenin ileri gelen üyeleri ile ilk kez tanışacak olan Milly'nin aile üzerinde iyi izlenimler bırakması gerekirken, kuaföre gitmek için otelden ayrılan Milly, Roma sokaklarında kaybolurken, Antonio'nun odasına gelen escord kadın yanlış anlamalarla dolu olaylar zincirini başlatıyor. Üçüncü hikaye de  mimarlık okumak için Roma'da bulunan Amerikalı genç Jack'in, sevgilisi Sally'nin Los Angeles'tan gelen güzel aktrist arkadaşı Monica ile yaşadığı gizli aşkın sonunu çok iyi bildiğimiz hikayesi çıkıyor karşımıza... Bu evrede filmin aslında günlük hayatta karşılaştığımız, bizlere hiç yabancı gelmeyen durumları ne kadar eğlenceli bir biçimde anlattığını fark ediyoruz... Bir diğer hikayede ise filmin belkide en renksiz karakteri olan Leopoldo Pisanello, karısı ve iki çocuğuyla birlikte orta halli bir Roma'lı olarak, yaşamını oldukça sıradan bir şekilde sürdürürken bir sabah işe gitmek için evden çıktığında tıpkı bir hastalığa tutulmuş gibi şöhrete yakalanıveriyor. Anlamsız biçimde peşinden koşan, "Kahvaltıda ne yediniz?" gibi saçma sorular soran gazetecileri ve neden ünlü olduğunu anlamayan Leopoldo, renksiz hayatını renklendiren bu durumun tadını çıkarmaya karar verince şöhretin iki yüzlü kollarına teslim oluyor, ancak bir hastalık gibi aniden gelen şöhretin gidişinin, gelişinden farksız olmayacağını kestiremiyor...